Cinsel Bozukluklar - Sexuelle Störungen

 

Cinsel bozukluk: cinselliği engelleyen ve/veya sevişme esnasında yaşanan sorunlardır. Cinsel bozukluklar hem bedensel, hem de psikolojik sebeblere dayanabilir.

 

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), "sağlıklı cinselliği": Kişilerin sevişmede psikolojik, ruhsal ve sosyal hayatta huzur bulma durumu olarak nitelendiriyor. Sağlık Örgütü aynı zamanda,  cinselliğin eşler arasında  positif ve saygı içinde; zevk almalarını ve güvence içinde olmalarını; uygulanan cinselliğin birbirlerini zorlanmadan, aşağılamadan ve acı vermeden olması gerektiğini de vurguluyor.

 

Genel olarak 6 bölümde toplanıyor:

Seksüel isteğini kaybolması ya da yokluğu (Appetenzstörungen)

Orgazm bozukluğu (Orgasmusstörungen)

Cinsel organların ağrıması ve acıması (Genitale Schmerzstörungen)

Bedensel hastalıklara dayanan cinsel bozukluklar (Sexualstörungen aufgrund körperlicher Erkrankungen)

Madde kullanımına dayanan cinsel bozukluklar (Substanzinduzierte Sexualstörungen)

 

==================================================================

 

Etkenler

 

Cinsellik kompleks bir işlem olduğundan, cinsel bozukluklar da çeşitli sebeblerden kaynaklanıyor. Mesela...

 

Psikolojik etkenler

Cinsel eğitim ve gelişim bozuklukları

Depresyon / Duygudurum bozuklukları

Şizofreni

Stres ve travma sonrasından kaynaklanan bozukluklar.

Kişiilik ve davranış bozuklukları

Korku ve heyecan (Eşini tatmin edememe korkusu, erken boşalma korkusu, hamile kalma korkusu, ilk gece heyecanı)

Eşe karşı duyulan tiksinti

Çocukluk çağında yaşanan taciz / tecavüz travması vs.

 

Bedensel etkenler

Madde bağımlılığı  (Uyuşturucu, Alkol, Sigara vs.)

Alınan ilaçların yan etkileri

Metabolizma Bozuklukları (Şeker hastalığı gibi)

Endokrinolojik Bozukluklar (Belirli hormonların düzensiz çalışması)

Sinirsel Hastalıklar (Parkinson, MS gibi..)

Kan dolaşımı bozuklukları (kalp yetersizliği, tansiyon gibi...)

Bulaşıcı cinsel hastalıklar (Belsoğukluğu gibi) vs.

 

==================================================================

 

Tanım

 

Cinsel bozukluklar genelde cinsel arzuların azalması, yok olması, doyum ve zevk almama, orgazım olmama gibi semtomlarla tanımlanır. Bu, ileriki aşamalarda tiksinmeye kadar gidebilir.

Vajinizm: Kadınlarda -uzun veya kisa vadeli- cinsel kasların sertleşerek, erkeğe giriş engeli.

Ejaculatio Praecox: Erken boşalma
Erektil Dysfunksiyon: Sertleşme sorunları

Satyriasis, Nymphomanie: Aşırı cinsel istek

Dyspareunia: Sevişirken, acı veya ağrıların oluşmasi

Kadınlarda Lubrikasyon (nemlenme) eksikliği veya yoksunluğu

Aversion: Tiksinme

...gibi sorunlar, en sık görülenlerdir.

Tüm, bu gibi cinsel sorunların tedavisi mümkündür ve başarı oranı %95 dir

 

Bunların dışında cinselliğe dayanan, fakat (ICD-10 çizelgesie göre) kişilik ve davranış bozukluğu kategorisine giren diğer hastalıklar da mevcutdur.

 

Cinsel kimlik bozuklukları

Homosexüellik: aynı cinse karşı duyulan ilgi (daha çok erkeklerde kullanılıyor), Kadınlarda ise, Lesbiyen terimi daha yaygın

Transvestitlik: Erkeklerde 3 kat daha yaygın. Karşı cinsin rolüne girmeyi seviyor. Ama cinsel bir arzu veya dürtüsü olmadan.

Transsexüellik: Kişi, kendisinin karşı cinse ait olduğunu, yanlış bedeninin içine hapsedildiğinin kanaatında. Ameliyat olarak cinsiyet değiştiriliyor.

Almanya´da bu süreç 2 sene sürüyor. Transsexüel kişilerde intahar riski oldukça yüksek.

 

Cinsel sapıklıklar

Toplum ve ahlak kurallarınca kabul edilemeyen, eğilim ve davranış bozuklukları. Hemen hemen tüm ülkelerde kanunen yasaklanmıştir. Bir kısmının tedavisi mümkün olsada, süreci çok uzun ve zorludur. Genelde gözaltında tutularak, sakinleştirici ilaçlar desteği ile kontrol tedavi görürler.. Ağır durumlarda psikyatride kapalı tutularak, toplumdan uzak tutulurlar.

Fetişizm: cinsel arzuyu uyaran, tetikleyen nesnelerin kullanımı. (Ayak fetişisti, içcamaşırı fetişisti vs.)

Transvestit fetiş: karşı cinsin giyeceklerini kullanarak algılanan cinsel haz veya duygu. (Normal transvestit ile karıştırılmamalı)

Exibitiyonizm: Cinsel organını başkalarına gösterme dürtüsü

Voyerizm: (Röntgencilik):  Başkalarını sevişirken seyretmekten zevk alma duygusu

Nekrophilie: Ölülerle sevişme dürtüsü

Pedophilie: Küçük çocuklarla sevişme dürtüsü.

Sodomie: Hayvanlarla sevişme dürtüsü

Sadizim: Acı vermekten zevk alma

Masohizm: Acı duymakdan zevk alma

 

Seks Bağımlılığı
Aşırı seks veya mastürbasyon yapma isteğine engel olamama olarak tanımlanır. Bun kişiler genellikle bu isteklerini paylaşacakları kişileri seçme konusunda seçici davranmazlar. Seks bağımlısı kişiler

•    Çoğu zaman bir gün içerisinde farklı partnerlerle birlikte olduklarını dile getirirler.
•    Düzenli ve tek eşli bir ilişki sürdüremezler. Bir ilişkiye başlamış olsalar bile başka kişilerle cinsel ilişkiyi düşünürler.
•    Genellikle seçtikleri seks partnerlerinin dış görünüşüne, kişiliğine vs. niteliklerine önem vermezler.
•    Gün boyunca zihinlerini sürekli olarak cinsellik meşgul eder.
•    Genelde eylem sonrası suçluluk hissi oluşur.
•    Cinsel dürtü bozukluğu ilk olarak aşırı mastürbasyon ile başlar. Genç erişkinlik dönemlerinde aşırı mastürbasyona yönelen, pornografik öğelerle sürekli vakit geçiren kişi, bir süre sonra cinsel partnerlerle ilişkiye girmeye başlar. Bu ilişkilerde bir haz alma arzusu söz konusu değildir. Amaç huzursuzluğu gidermektir. Kontrol edilemeyen bir cinsellik dürtüsü vardır, düşünceleri sürekli cinsellikle ilgidir.


Seks bağımlısı olarak tanımlanan kişiler, 6 aydan fazla bir süre tek eşliliği sürdürememekte, cinsel partneri konusunda seçici davranmadan kolayca cinsel ilişkiye girmekte, cinsel istek ve arzularını kontrol altına almakta güçlük çekmektedir. Cinsel ilişki sonrası kısa süreli bir rahatlama hissedilir. Fakat bu rahatlama duygusu yerini çoğu zaman suçluluk duygusuna bırakır. Suçluluk duygusu kadınlarda daha fazla hissedilmekle birlikte, erkeklerde bazen hiç hissedilmediği de bilinmektedir. 


Seks bağımlılığının, erkeklerde %3, kadınlarda ise %1 oranda görüldüğü bilinmektedir. İnternet kullanımının artışı, pornografik ögelere ve cinsel partnerlere ulaşmanın kolaylaşması ve siber seks ile birlikte bu oranlarda artış olduğu da gözlenmektedir. Seks bağımlılığı yaşı genellikle genç erişkinlik ve yaşlılık dönemleri arasındadır. Seks bağımlılığının eğitim, kültür, kariyer ya da sosyoekonomik düzeyle bir ilişkisi yoktur. Her meslekten kişide görülebilen bir rahatsızlıktır, fakat bu bağımlılık da diğerlerinde olduğu gibi kişinin ilişkilerini, sosyal yaşamını, işini derinden etkilemektedir. Kimi zaman kariyerini tehdit etmektedir.


Bağımlılar tarafından seçilen seks partnerleri genellikle her yaştan, her kesimden olabilir. Herhangi bir nitelik aranmaz. Cinsel ilişki öncesi duyulan yoğun arzu, ilişki sonrası geçer. Bu arzu yerini bir başka beden arayışına bırakır. İlişki esnasında yükselen mutluluk hormonları ile birlikte, kişi depresyondan, stresten, düşünmek istemediği birçok sıkıntısından kurtulduğunu hisseder. Bu da çoğu bağımlılıkta olduğu gibi, cinsel ilişkinin de stresten ve bir çok düşünceden uzaklaşmak amacıyla tercih edildiğini göstermektedir.


Seks bağımlılığı görülen kişiler, genellikle çocukluğunda sevgi ve ilgiden yoksun bırakılmıştır. Hissedilen değersizlik duygusu, çocuklukta sıkça mastürbasyon yapmaya yöneltirken bu alışkanlık yerini genç erişkinlikte cinsel ilişkiye bırakır. Çocukluk çağında cinsel tacize maruz kalan kişilerde de seks bağımlılığı görüldüğü bilinmektedir. Seks bağımlılığını tetikleyen bir diğer unsur ise internet aracılığıyla pornografik öğelere kolay ulaşılabilmesidir.

 

=======================================================================

 

 

Tedavi ve Terapi

 

Öncelikle hastanın herhangi bir  iç hastalığı, jinekolojik ve Urolojik  sorunlarının olmadiğına kanaat getirilir.

Hastalık bedensel ise, uzman tarafından ilaçlarla veya gerekirse ameliyat yolu ile tedavi edilir.

Hastalık bir enfeksiyon (mikrop kapma) dan kaynaklanıyorsa, ilaçlarlar yoluyla tedavi edilir.

Hastalık psikolojik ise, Bir cinsel terapi uzmanı tarafından sorunun nereden kaynaklandığı (Travma, eğitim, yanlış inançlar vs..) araştırılıp, gereken terapi sunulur.

Terapiler genelde Aile ve çift terapileri kapsaminda, hastanın eşi ile birlikte sorunlara odaklı yürütülür.